ERZINCAN`A BÜYÜK BIR
BINA YAPALIM
Karakaya beldesinde, Hazret´in evinin yanina yapilan
binada artik ihtiyaca cevap vermiyordu. Gelen misafirlerin ayakta veya acikta
kalmasi herkesi asiri derecede üzüyordu. Üstelik köye gelen misafirlerin gidis ve
dönüslerde ulasim yönününden büyük sikintilar yasaniyordu. Efendim
talebelerinden bir gurup toplanarak kendisini ziyarete geldiler. Iclerinden
biri söze basladi;
- Efendim, bizlerin bir sikayeti yok. Yalniz sehir
disindan gelen baglilariniz, köyünüze gidip gelmekte sikinti cekiyorlar. Yer
problemi had safhaya ulasti, uygun görürseniz Erzincan´da ikamit etseniz
diyoruz.
- Haklisiniz.
- Emir buyurursaniz Erzincan´da büyük bir bina yapalim.
- Yok, yok. Sizi böyle bir sikintiya sokamam.
Hazret köyde bulunan tarlasini bagini satti, binanin
yapimina basladi. Baslangici kendilerinin, bitirilmesi ise talebelerinin maddi
destegiyle saglandi. Hazret dogdugu, büyüdügü köyden ayrilarak Erzincan´da
yapilan bu binaya yerlesti.
Hazret-i Pir´in
müridanlarindan Mustafa Tablu Beyle sohbetimize devam ediyoruz;
-Abdurrahim Efendi hazretlerinin 1978 senesinde tanidiniz
zannediyorum.
- Dogrudur. Ülkede belli düsüncelerin ayrildigi bir
dönemde kendilerini tanima serefine nail olduk. O dönemler sikintili
dönemlerdi. Ülke büyük sikintilari gebeydi. Kisacasi hepimizin ihtiyaci olan
tek bir sey vardi, oda maneviyat.
Hazret´in kendilerini tanimadan önce kendi aramizda dini
sohbetlerde bulunurduk. Ancak kendilerini tanidiktan sonra baska bir dünya
oldugunu gördüm. 1980 yilinda ben Bursa´ya yerlestim. Bursa´da yalnizlik
cekmedim. Cünkü bü bölgede Hazret´in baglilari coktu. Zaten Hazret-i Pir 12 Eylül gecesi yani ihtilalin oldugu
aksam Bursa´ya gelmislerdi. Büyük bir kalabalik bizim evde toplanmisdik. Gece
yarisina kadar sohbet etti, bizler dinledik.
- Ihtilal oldugunu siz mi kendilerine haber verdiniz?
- Evet, ben haber verdim.
- Ihtilalle ilgili herhangi bir sey söyledi mi?
- Dogrusunu isterseniz hatirlamiyorum. Ama cok iyi hatirliyorum
ki, 12 Eylül davalarinin basladigi günün aksami Hatme yapti. O siki yönetime
ragmen Hatme cok kalabalikti.
Halka hizla büyümüs, Türkiye´nin her bucagina dal dudak
salmisti. Hazret bir ilden bir ile sürekli seyahat ediyor, irsat görevine hic ara
vermiyordu. Gittigi her yerde bir bayram sevinci yasaniyor, ayrilma vaktinde
ise müridani hüzün kapliyordu. Gerci hemen hemen her ilde kendisinin tayin
ettigi vekiller vardi. Her biri alim olan vekiller, Hazret adina ders veriyor,
Hatme veriyorlar.
Islam tarihinde bir cok alim her yerde bir anda
olamayacagindan talebelerin suallerini cevap veremeyecek lerinden ve daha bir
cok nedenden dolayi cesitli bölgelerde kendi adlarina vekiller tayin
etmislerdir. Bir b. Kuhayf anlatiyor, Hazreti Ömer´e (R.A.) geldim ve Ey
Mü´minlerin Emiri, sana biat yapmaya geldim- dedim. O da bana
- Sen benim gönderdigim emirime biat etseydin. Bizzat
bana biat etmis olurdun. Bunu bilmiyor muydun? dedi.