SENDE BENIM IZIME BASACAKSIN
Mevsim kis, Karakaya Köyü´ne
lapa lapa kar yagiyor. Cocuklar yagan karin coskusuna kapilmis, birbirlerine
kar topu yapip atiyorlardi. Köyde sessizlik ve huzur hakimdi. Insanlar farkinda
midir bilmem, beldede manevi bir hava rüzgarin etkisiyle Dünyaya yayilmaya
hazirlaniyor. Hazirlik var gönüllere sefer icin.
Reyhan hazretleri o güzel kis
günü gece yarisina kadar ibadet etti. Bir ara gözleri yavas yavas süzüldü.
Oldugu yerde uykuya daldi. Bir rüya gördü. Rüyayi Hazret´ten dinleyelim;
- Erzincan ovasinda bizim
Keleric Köyü´nün ötesinde Sihli (Uluköy) var. Bir gün bizim köyden bu köye
gidecekmisiz. Bu köyde dibi bucagi olmayan öyle büyük bir nehir akiyor ki. Bu
nehre düsen akintiya kapilip mutlaka bogulup kaybolurmus. Nehrin kiyisinda
tanidigimiz veya tanimadigimiz pek cok kimse birikmis, karsiya gecmek
istiyorlar. Fakat hic biri buna muvaffak olamiyor. O sira Pasa hazretleri
buyurdu ki; Ben bu nehrin karsisina gececegim. Sen de izime basacaksin. Eger
aynen izime basarsan beraber geceriz. Izime basmazsan suya kapilirsin.
Onun gectigi yerden izine
basarak karsiya ciktim Elhamdülillah.
Hazret gördügü rüyanin
etkisiyle uyandi. Kücücük odasindaki sac soba gürül gürül yaniyordu. Üzerine
hirkasini aldi ve disari cikti. Gündüz yagmaya baslayan kar gece daha hizli bir
sekilde devam ediyordu. Köyün etrafini saran daglar beyaz gelinlik giymis gibi
Hazret´e tebessüm ediyordu.
Ve sabah ezani okunuyordu.
Reyhan hazretleri abdest aldi, evinin yüz metre ilerisinde ki camiye dogru
yürümeye basladi. Köyün insanlari yavas yavas camiye dogru ilerliyorlardi.
Hazret karsidan gelen Ibrahim efendi ve yanindakilere gür bir sesle sordu;
- Pasa hazretlerini gördünüz
mü?
- Sey anlayamadik.
- Pasami, Pasami görmediniz mi?
- Yoo biz kimseyi görmedik.
- Yazik yazik cok yazik. Az
önce buradaydi, ama demek siz derin uyukudaydiniz.
Hazret yoluna devam etti.
Konustugu köylüler söylediklerine hicbir anlam verememislerdi. Hic cevap vermeden
arkasindan camiye dogru ilerlediler. Hazret´e bir isaretti, gördügü rüya.
Yillar aylar cabuk geciyordu.
Reyhan hazretlerinin iki odali kücük evi Türkiye´nin her yerinden gelen
misafirlerle dolup tasiyordu. Bir gün Pasa hazretleri müritlerinden Mustafa
Efendi´yi yanina cagirdi ve buyurdu ki;
- Evladim. Bu gün Keleric
Köyü´ne git, Abdurrahim Efendi´ye söyle teveccüh yapsin.
Mustafa Efendi ayni gün Keleric
Köyüne gitti. Abdurrahim Efendi´ye, Pasa hazretlerinin emrini teblig etti.
Ancak Abdurrahim Efendi Pasa hazretleri varken benim teveccüh yapmak ne
haddime cevabini verdi. Mustafa Efendi cavabi alarak Pasa hazretlerinin yanina
gitti.
- Üstadim. Abdurrahim
Efendi´nin yanina gittim. Teveccüh yapmasi konusundaki emrinizi ilettim. Emri
alir almaz cok agladi ve ben yapamam dedi.
Pasa hazretleri aldigi cevaba
hic sasirmamisti. Gözleri dolu dolu oldu, oturdugu somyadan kalkti ve pencereye
dogru yürüdü pencereden disari dogru bakarken buyurdu ki; Ah benim efendim ona
da öyle demek yakisirdi.
Pasa hazretleri´nin irsat
halkasina her gün birkac kisi katilmak istiyordu. Kendilerine mürit olmak
isteyenlere Siz Keleric Köyü´nde Abdurrahim Efendi´ye gidiniz. tavsiyesinde
bulunuyordu. Reyhan hazretleri, kendisine gelenlere bizzat ilgileniyor, sohbet
ediyordu. 1973 yilinda Pasa hazretlerinin vefat haberi Abdurrahim Efendi´ye
ulasti. Hazret Erzincan´a geldi. Mürsidini kaybetmenin acisi bütün vücudunu
sarmisti, dolayisiyla agladi...