TUTTU O MÜBAREK ELI
Uzun bir yolun baslangici icin,
yürüyordu, Abdurrahim Reyhan... Az önceki heyecani azalmisti. Yüregi kücük bir
kus gibi pir pir ucuyordu... Pasa hazretlerinin misafir oldugu evin bahce kapisindan
iceri girdi. Sürekli dua okuyor, heyecanini yenmeye calisiyordu. Ama olmadi...
Reyhan hazretleri bu karsilasmayi söyle anlatiyor;
- Pasa hazretlerinin bulundugu
odanin kapisini actim. Bir ayagim odadan iceride bir ayagim kapi disindaydi.
Yani henüz iceriye girmemistim. Efendim hazretlerin odanin sol kösesinde
oturuyordu. Zatini görür görmez bayilmisim...
Gözlerimi actigimda Pasa
hazretlerinin huzurundaydim. Iki bardak cay geldi. Pasa hazretleri cayin birine
seker atti ve karistirdi. Bir annenin cocuguna baktigi gibi kendi elleriyle
cayi bana icirdi. Bu arada odada bulunan her sey Allah Allah diyerek zikre
basladi. Odada olan bitenleri görünce yeniden kendimden gectim.
Ne yapilirsa yapilsin, su
mecrasina akar... Suyun önüne ne kadar büyük setler yaparsaniz yapiniz, o bir
yerlerden kendine yer bulup gidecektir. Reyhan hazretleri Seyh Seyyid Besir
Efendi´nin torunudur. Seyyidler kervani yürüyecektir. Ta sonsuza kadar. Ve...
Her sey aslinda döner...
Hazret, Dede Pasa´nin huzurunda
bir kösede derin bir uykuya dalmisti. Yatsi vakti hocanin ezan sesiyle
uyandi...
Pasa hazretlerinin arkasinda
namzini kildi. Namaz bitttikten sonra, kisa bir sohbet etti... Sohbetin
ardindan gür bir sesle
- Gel Abdurrahim gel dedi...
Abdurrahim Reyhan tiredi...
Dizlerinin üzerinde sürüne sürüne yanina geldi.
- Buyurun Efendim...
- Uzat elini...
Hazretin eli titredi... Ve
tuttu o mübarek eli...
- Hazreti Piri Seyh Efendi
olarak kabul ettin mi?
- Evet Efendim...
- Öyleyse gönül halkamiza hos geldin...
Benim Sultanim...
Reyhan hazretleri, O günü yani
hasretin bittigi günü doya doya yasadi. Artik Pasa hazretlerinin müridi, Naksi
Tarikatinin bir mensubu olmustu. Abdurrahim Reyhan, Pasa hazretlerinden ders
aldiktan sonra, müsaade istedi ve bulundugu evden ayrildi. Evine vardiginda ev
halkiyla hic konusmadi. Sessizce odasina cekildi. Odada degisilik haller zuhur
etti... Reyhan hazretleri, kendi odasinda yasadiklarini anlatiyor:
- Abdest alip namaz kildiktan
sonra odanin duvarina yaslanmak istedim ama duvar birden yok oldu. Duvarin
yerine Pasa hazretlerinin vücudu aldi. Pasa hazretlerinin vücudu nur
halindeydi, benim vucudumda nur haline geldi. Yani vücudumuz kalmadi. Oda bir
nur seklini aldi. Bu durum birkac dakika devam etti.
Daha sonra uyumak üzere
yatagima uzandim. Az önce yasadigim olayin saskinligiginin etkisinden bir türlü
kurtulamiyordum. Üc Ihlas bir Fatiha okudum. Bir de baktim ki Pasa hazretleri
yine duvarda zuhur etti. Fakat görünüstü zahirde bildigimiz görünüs degil.
Pasa´min bütün vücudu sakalinin her telinden bir nur parliyor.
Reyhan hazretleri o gece hic
uyumadi. Sabaha kadar Pasa hazretlerinin kendilerine gösterdigi kerametleri
dolu dolu yasadi. Sabah ezaninin okunmasiyla birlikte camiye gitti. Namazini
kildi, evine döndü. Bir türlü uyuyamiyordu. Pasa hazretleri Karakaya
beldesinden ayrilmis Abdurrahim Efendi mahzun kalmisti. Günlük yasantisina
devam ediyor. Üzüm bahcesinde calisixordu. Ancak Pasa hazretlerinin hayali
gözünün önünden hic gitmiyordu.
Karakaya beldesinden ayrilan
Pasa hazretleri, Erzincan´da misafir olarak kaliyordu. Reyhan hazretleri birkac
gün sonra Pasa hazretlerinin kaldigi evde kendilerini ziyaret etti. Mübarek
büyük biri odada toplanmis, ihvanlara sohbet ediyordu. Reyhan hazretleri bir
kösede oturdu, sohbeti dinlemeye basladi. Hazret´in sohbetinin konusu, günümüz
meseleleriydi. Reyhan hazretlerini görünce sohbetin konusunu degistirdi.
Dede Pasa hazretleri buyurdu
ki;
- Benim efendim, Muhammed Besir
Efendi tam 45 yil yaz, kis, gece, gündüz seyhine hizmet edermis. Karakaya
beldesindeki mallarini, servetini tarikata sarfetmis. Seyyid´lik seceresini soy
varligi hasil etmesin diye bir duvarin deligine sokup, üzerine camurla sivayip
kaybetmis.
Sohbetin konusu, Seyh Besir
Efendi olunca Reyhan hazretleri ilk önce sasirmis, daha sonra da bu sohbet
kanaliyla kendisine mürsidinden bir mesaj geldigini anlamisti. Reyhan
hazretlerinin gönlü öylesine akmisti ki mürsidine adeta isi gücü birakarak,
dünyadan elini etegini cekmisti. Hemen her gün Erzincan´da birkac mürit arkadasiyla
Pasa hazretlerinin sohbetine katiliyordu.
Abdurrahim Reyhan hazretleri
anlatiyor;
- Bir öglen yakti Pasa
hazretlerini ziyaret icin hane-i
saadetlerine gittim. Giderken icimde bir husu ile karisik bir korku, bir
cekingenlik vardi. Yanimda Ahmet Efendi ve Muharrem Efendi gibi bir büyügüm
olsaydi onlardan cesaret alabilirdim. Onlar olmayinca tek basima icimi bir
korku kapladi. Kapinin önünde dolandim durdum. Iceri giremedim.
Öglen ezani okundu, Carsi
Camii´ne gidip namazimi kildim. Camiden sonra Pasa hazretlerini ziyarete
gidecek tanidigim kisiler aradim ama kimseyi bulamadim. Yine tek basima Pasa´mi
ziyaret etmek üzere yola düstüm. Pasa´min kapasinin önüne gelince yine icimi
bir heyecan kapladi. Kapinin önünden bir defa gectim olmadi, ikinci defa gectim
olmadi. Ücüncü defa kapinin önüne geldigimde, kapi acildi ve Pasa hazretleriyle
yüz yüze geldik. Ben büyük bir sucluluk hissi icinde boynumu büküp öylece
kaldim. O zaman mübarek boynuma sarildi, elimden tuttu ve buyurdu ki;
- Yavrum, yavrum... Neden cekingen
davraniyorsun? Sen ne zaman gelirsen gel, bu kapi sana daima aciktir.
Dedi ve beni iceri aldi. Oda
namazi yeni kilmis, yemegini ise henüz yememisti. Haci validemiz yemek getirdi,
masaya koydu. Efendim somyada oturuyordu. Masayi kendisine yaklastirdik.
Validemiz bana bir sandalye verdi, oturup birlikte yemek yememizi söyledi.
Benim Pasa hazretlerinin huzurunda onunla yemek yemek ne haddime, buna nasil
cesaret ederim. Haci Anne ben israrla sandalyeye oturttu. Ama yemege uzanmak
aklimin ucundan bile gecmiyordu. Ama mübarek Pasam hazretleri hic aldiris
etmiyordu. Valide bir defa daha israr edince, Pasa hazretleri valideye;
- Canim ne israr edip
duruyorsun. Kendi haline birak demesi üzerine ben sanki agac yikilir gibi
sandalyeden asagi devrildim. Gözlerimden yaslar döküldü. Agladim üzüldüm. Cünkü
olanlara ben sebep olmustum.