SÖZE BASLADIK
Reyhan hazretleri, 1930 yilinda
Erzincan´in Keleric beldesinde
dünyaya geldi. Babasi Hüseyin Efendi,
annesinin adi Tubi Hatun´dur. Hüseyin
Efendi´nin babasi, yani Reyhan hazretlerinin dedesi Seyh Besir Efendi hazretleridir.
Hüseyin Efendi Keleric Köyü´nde
dogmus, babasi Seyh Besir Efendi tarafindan yetistirilmis alim bir zattir.
Hanimi Tubi Hatun, Erzincan´in Tercan
ilcesinin Humlar Köyü nün saygin
ailelerindendir. Hüseyin Efendi iki defa evlenmistir. Ilk hanimi amansiz bir hastaliga
yakalanmis ve evliliklerinin birinci yilinda vefat etmistir. Bu hanimindan
cocugu olmamistir. Birinci haniminin vefati üzerine Tubi Hanim´la evlenen
Hüseyin Efendi´nin bes erkek iki kiz olmak üzere yedi evladi olmustur.
Hüseyin Efendi bir süre babasi
Seyh Besir Efendi ile birlikte Tercan´daki ve Otlukbeli´nde ki dergahta kalmis,
dergahin hizmetinde bulunmus ve evlendikten sonra Keleri´e yerlesmisdir. Burada
ciftcilikle ugrasmis, ayni zamanda köy halkina Kur´an ve Fikih konularinda
dersler vermistir. Ruslarin Erzincan´i isgaliyle babasi Besir Efendi ile
birlikte muhacir olarak Kirsehir´e gitmislerdir. Daha sonra Keleric´e tekrar
gelen Hüseyin Efendi, 1944 yilinda vefat etmistir. Kabri Karakaya beldesinde
Seyhlik Mezarligi´ndadir.
Abdurrahim Reyhan hazretlerinin
hayati hakkinda bilgi almak icin sevgili dostum Ertugrul ile birlikte Keleric
beldesine gidiyorum. Hazret´in cocukluk arkadaslarini ariyorum. Ancak bir
cocugunun Hakki´in rahmetine kavustugunu ögreniyorum. Yine umudumu
yitirmiyorum. Tüm köyü karis karis ariyorum. Köyde bana yardimci olan
kardesimiz Muhittin amca diye birinden bahsediyor. Hemen evine gidiyoruz.
Muhittin Amca´nin yanina götürdü. Elini öpmek icin egildigimizde bir fark
etmedigini hissediyoruz. Yanimizdaki arkadas kulagima egilerek; Amcanin
gözleri görmüyor. dedi.
- Selamün aleyküm Muhittin
amca.
- Ve aleykümselam, hos
geldiniz.
- Efendim ben Reyhan
hazretlerinin hayatini yaziyorum. Siz onun cocukluk arkadasiymissiniz..
- Siz nerelisiniz?, nereden
geldiniz?
- Ben Erzincanliyim.
Yasli adam sustu. Hissediyorum.
Hafizasini yoklu yordu. Bizlere bir sey anlatmak icin düsüncelere dalmisti.
Derin bir ah cekti ve basladi söze:
- O cok farkliydi. Biz cocuklar
cok yaramazlik yapardik Reyhan Efendi bizlerle oyun oynamazdi. Bizlerin oyunlarina
katilmazdi. Bundan dolayi fazla anlatacak bir seyim yok. Cünkü O´nun bizim
dünyamiz apayriydi. Askerde de beraberdik. Erzurum´da birlikte yaptik. Birlikte
yaptik derken O´nun bölügü bizden uzakti. Ama ara sira görüsüyorduk.
Askerdeyken de fazla konusmazdi. Orada bile kitap okurdu. Hazret okula
gitmemisti. Medrese tahsili vardi. Buna ragmen mübaregi cavus yapmislardi.
Depolarin cogunu O´na teslim etmislerdi. Bu önemli bir görevdi.
Hazret`in cocukluk arkasi tüm
hafizasini yoklamasina ragmen bizlere yeterince bilgi veremedi. Elini öptük,
yanindan ayrildik. Muhittin amca bizlere Hazret´i anlatacak birkac isim verdi.
Köyde bu zatlari aramaya basladik. Muhittin amcanin verdigi isimlerden Salih
amcanin evini bulduk. Evinin önünde cocuklar oynuyordu. Cocuklardan ev
sahibinin evde olup olmadigini, bakmalarini rica ettik. Cocuklardan bir tanesi
eve girdi. Birkac dakika sonra genc bir hanim kapinin önüne cikti. Bizleri
buyur etti. Ben söze basladim:
- Bacim biz Salih amca ile görüsmek
istiyoruz. Evde mi acaba?
- Evin altindaki bagda, gelin
sizi götüreyim.
Cocuklar merakli bir sekilde
etrafimiza toplandilar. Genc hanim ve cocuklarla birlikte Salih amcanin yanina
gittik. Ilerlemis yasina ragmen Salih amca bagda calisiyordu. Bizi yanina
götüren:
- Baba, bu bey sizinle görüsmek
istiyormus.
- Öyle mi, hos geldiniz.
Sizleri taniyamadim, bizim köyden misiniz?
- Yok bu köylü degilim.
Abdurrahim Reyhan hazretleri hakkinda arastirma yapiyorum. Sizin Hazreti
yakindan tanidiginizi söylediler.
- Buyurun oturun, kizim hele
bir kilim getir.
Salih Amca, Hazret´in ismini
duyunca cok heyecanlandi. Az önce bizi Salih amcaya götüren hanim kosarak bir
kilim getirdi. Kilimin üzerine oturduk ve söze basladim:
- Salih amca önce kendinizden
bahseder misiniz?
- Delikanli ben seksenbes
yasindayim. Bu köyde dogdum, bu köyde ölecegim. Bir cok imkan oldu genc
vakitlerimizde. Özellikle altmisli yillarda köyümüzden bir cok kisi Almanya´ya
gitti. Bende gidecektim, gitmedim. Daha sonralari da devlet dairelerinde is
imkani dogdu, ise girmedim. Niye diye sorarsaniz. Rahmetli babam bana dedi ki
Oglum bu köyde bir evimiz var. Arazimiz de fazla yoktur. Ama cok iyi
calisirsan hic kimseye muhtac kalmazsin. Bende babamin sözünü tuttum.
Hakikaten de hicbir zaman sikinti cekmedim. Aha bunca yillik hayatimda hic
sikayetci olmadim. Simdi bakiyorum da devlet dairesinde calisani da, tüccari da
hep yok yok diyorlar.
- Reyhan hazretleri ile
birlikte mi büyüdünüz?
- Yok birlikte büyümedik. Ben
O´ndan yaklasik sekiz on yas büyügüm. Evlerimiz birbirine yakinki. Köyümüze
Seyh Abdurrahman Efendi vardi. Kur´an okumaya birlikte giderdik. Cok zekiydi.
Derlerini eksiksiz yapardi.
- Sizin Hazret´in savdici
oldugunuzu duydum.
- Dogrudur. Abdurrahim
Efendi´nin dügünü olacagi vakit, demis ki Benim savdicim, Salih Efendi olsun.
Akrabalari geldi, bana savdic olmami teklif ettiler. Ben de cok memnun oldum.
Hemen kabul ettim. O zaman yanimizdaki Piskidag
Köyü´nde Halil Ibrahim Efendi´nin
kizini aldi Reyhan Efendi. Gelini o köyden getirdik. Sade bir dügün oldu.
Müzik, oyun gibi seyler yoktu. Büyüklerimiz sohbet yapti, Kur´an okundu,
ilahiler söylendi.
Salih Efendi´nin yanindan
tesekkür ederek ayriliyoruz. Salih Efendi bizlere cok sey anlatmak istiyor, ancak
ilerlemis yasi, eskiye dönmesine mani oluyor. Karakaya beldesinde mahalle
mahalle dolasiyoruz ve nihayet Hazret´in evinin bulundugu mahalleye geliyoruz.
Evi yakindan inceliyoruz. Yillara meydan okurcasina dimdik ayakta dururyor.
Köyde bize yardimdi olan arkadas söze basliyor:
- Az ötede Pir-i Sami hazretlerinin ara sira kaldigi bir ev
var. Bu ev tek odali bir yer. Yüzelli yildir ayakta duruyordu. Fakat 1992
depreminde hasar aldi Belediyede burayi onardi, korumaya aldi.