Naksibendi tarikati Buharali Bahauddin Naksibend
(1218-1389) tarafindan kurulmustur. Bu tarikat üc koldan Hz. Muhammed
(sallallahü aleyhi ve sellem)´e ulasir.
BIRINCI KOL:
Hz. Ali (kerremallahu vechehu) (ö.660)
Imam Hüseyin (radiyallahu anhu) (ö.680)
Zeynel Abidin (radiyallahu anhu) (ö.694)
Imam Muhammed Bakir (radiyallahu anhu) (ö.733)
Cafer-i Sadik
(radiyallahu anhu) (ö.765)
IKINCI KOL:
Hz. Ebubekir (radiyallahu anhu) (ö.634)
Selman-i Farisi
(radiyallahu anhu) (ö.655)
Kasim bin Muhammed (ö.720.21)
Cafer-i Sadik
(ö.765)
Ebu Yezid Bestami (ö.875)
Ebu Hasan Harakani (ö.1028.85)
ÜCÜNCÜ KOL:
Hz. Ali (kerremallahu vechehu) (ö.660)
Hasan Basri (ö.728.29)
Habib Acemi (ö.767)
Davut Tai (ö.800.801)
Maruf Kerhi (ö.815)
Seriy Sakuti (ö.867)
Cüneyd-i Bagdadi
(ö.910)
Ebu Ali Rutburi,
Ebu Ali Katip (ö.933),
Ebu Osman Magribi (ö.983)
Ebu Kasim Kürkani (ö.1058).
Altin silsile Reygamberimizden günümüze kadar devam
ederek gelmistir. Erzincan´in manevi ikliminde Altin silsilenin halkalerini
olusturan dört müstesna isim karsimiza cikmaktadir.
Piri Sami hazretleri (1848-1912)
Muhammed Besir hazretleri (1865-1932)
Dede Pasa hazretleri (1879-1973)
Abdurrahim Reyhan hazretleri (1930-1998)
Pir-i Sami
hazretleri´nin kabri Terzibaba Mezarligi yolu üzerindedir. Kabrin bulundugu
alan tamamiyla mezarliktir. Bu büyük mezarlik, mübaregin adiyla anilmaktadir.
Besir Efendi hazretleriyle Dede Pasa hazretleri`nin kabirleri Terzibaba
Mezarligi´nda yan yanadir.
Acizane bu kitapta hayatini anlatmaya calistigimiz
Abdurrahim Reyhan hazretlerinin kabri de Besir Efendi ve Dede Pasa
hazretlerinin kabirlerinin bulundugu alanda dir.
Tarikatlar yüzyillar boyunca insanligi aydinlatan ilim
merkezleri olmuslardir. Insanlarin gönüllerine Allah sevgisini naks eden
tarikatlar, Osmanli Imparatorlugu döneminde büyük görevler üstlenmislerdir.
Cihan Devleti konumuna gelen Osmanli Impartorlugunu, 600 yil ayakta tutan
manevi dinamiklerdir. O manevi degerler, her asirda oldugu gibi bugün de
vardir. Dün Ahmet Yesevi, Haci Bektas-i
Veli, Yunus Emre, Mevlana gercegi ne ise; bugün asrimizda Abdurrahim
Reyhan hazretleri gercegi odur.
Günümüzde sahte seyhler, sahte dervisler türedi diye
feryat ediyoruz. Yok öyle degil tarihin her döneminde din tüccarlari var
olmustur, var olacaktir.
Iste size yüzyillar öncesinden bir örnek:
Esref oglu Rumi hazretleri yüzyillar evvel yazmis oldugu
Müzekki-n Nüfüs adli eserinde diyor
ki; Imdi zaman azdi. Kardeslerin halleri
döndü. Hirsizlik, azginlik, serkeslik ve münafiklik cogaldi. Mesayih kalmadi.
Beyler zalim oldular. Kadinlar rüsvet yer oldulaar. Müderrisler fasik oldular.
Tefsir ve hadis medreselerde okunmaz oldu. Fakihler ve din ilmini bilen kisiler
az kaldi. Vaizler dünya icin mescitlerde vaaz edip, akce derer oldular. Ilimle
beyler kapisinda ragbet bulamayan Danismentler, seyhlik tarikini tutup yüz
gülerek halkin dünyasini alir oldular. Ve agzindan Mesayihin o hale münasip
sözlerini ezberleyerek mescitlerde söylemeye ve insanlara kendilerini
sevdirmeye calisir oldular. Takip denilenlerde arifler donunu giyerek zikir
meclislerinde konusmaya ve riyakarligi basladilar.
Din sahtekaarlari gercek Allah doslarinin sanini
düsürmez. Aksine yükseltir. Dün öyleydi bugün de böyledir. Yeter ki Allah´in
sevgili kullarini gercekten aramaya niyet edelim.
Bu asir bircok hastaligi tasiyor bünyesinde. Hangi ilaci
verirseniz verin. Hastalik azalacagi yerde daha da cogaliyor. Allah´in sevgili
kullarindan Cafer-i Sadik Hazretleri,
kendi müritlerinden dostlarindan ayrilarak bir magarada inzivaya cekilmis.
Uzaklasmis insanlardan. Bunun üzerine müritleri muhipleri Hazret´in kapisina
varmis. Demisler ki. Efendim kerem buyur, yine bizim aramiza gel, bize nasihat
eyle. Mübarek nefesin bereketiyle ola ki bu bizim ölü gönüllerimiz dirilir.
Bizim necatimiza sebep olursunuz. Hazret gelenlere söyle cevap verdi. Bu zaman agzi acmayip dilsiz gibi olacak
zamandir.
Hazret´in isaret buyurdugu zaman öyleyse, varin bu zamani
siz degerlendirin.